28 Aralık 2008 Pazar

yılbaşı kartları








18 Aralık 2008 Perşembe

Renklerin insan ruhuna etkileri

Kırmızı, mavi, yeşil, siyah mor.....İnsan müzikle başkasında her türlü duygu yaratabileceği gibi renklerle çeşitli duyguları da yaratabilir..

KIRMIZI:
Kırmızı ilk anda algılandığı gibi kaba kuvvetin rengi değildir. Onun titreşimlerinin etkisi en kabasında en saf zihne uzanabilir. Sıcaklık, enerji, hareketlilik özelliklerine sahiptir. Kırmızı renkte giyinmeyi sevenler iyimser ve enerjik insanlardır. Sürekli hareket halinde oldukları için öfkeye çok zaman ayıramazlar. Şiddet gösterdikleri zamansa büyük gürültü çıkartırlar. Bu renk insanın karakterini diğer renklere oranla daha iyi dışa vurur. Yaşamdan alınan zevki, aşk serüvenlerini temsil eder. Yeni başlangıçların rengi kırmızıdır. Bu başlangıçlarda mantıklı düşünceler hakimdir. Güce sahip olmak, fiziksel anlamda güç, hırs, canlılık pozitif yönleridir. Negatif olursa kaba, dik başlı, inatçı, asabi olur. Fiziksel yoğunluklu aşkı ve cinselliğin güçlü olmasını da simgeler. Hüzünlü, melankolik olduğunuzda enerjinizi yükseltir. Heyecanı ve hareketi sevenler için uygundur. Dikkat çeker, adrenalin düzeyini yükseltir. Ayrıca kırmızıyı içgüdüsel olarak tercih ettiğinizde bu sizin kişisel gelişiminiz için bir rehberliğe ihtiyacınız olduğunu anlatır. Kırmızı renk kahve ya da siyaha yaklaştıkça şiddeti daha kontrol edilebilir olması gerekir. Rengin açılması daha sevgi dolu ve insancıl bir karakteri getirir. Her tür ortamda sakin kalmayı başarabilir.



KESTANE RENGİ:
Dayanıklılık, kuvvet, kararlılık ve kendini sınırlamayı içerir. Kendinden üstün niteliklerle karşılaşınca kavgacı yönü öne geçer. Hüzünlü anlar için iyi bir ilaçtır. Sıcaklık ve yardımlaşmanın çabasındadır. Bu rengin tonları ne kadar zenginse o derece iyidir. Çok fazla kahverengi yoğunluklu olması günlük sorunları ve bencilce hareketleri getirir.


BORDO:
Kırmızı renkteki iyimserlik ve beceriklilik özelliklerini gösterir. Rekabete açık ve meydan okuyan bir yapıdadır. Davasını savunmaya, başarının peşinde koşmaya hazırdır. Yüce şeylere yönelmeye eğilimlidir. Kısa süreli ve geçici sonuçlara önem vermeden asıl arzularının tatmininin peşindedir. Fakat fikir değiştirebilmesi ve gelecek vaadetmesi olumsuz yönlerini azaltır. Entelektüel açıdan bakıldığında saldırgan biri olarak görülebilir. Ama yine de sevecen bir yapıya sahiptir.



KIZIL:
Kırmızı rengin en ateşli tonudur. Diğer tiplere kıyasla daha hoş ya da kinci olabilir. Ani öfkeler görülebilir. Yerinde rahat duramayan bir yapıdadır bu yüzden bazen amaçsızca hareket edebilir. Sevgi gösterileri yüzeysel olmakla kalır ve bencilce güdülerini gizlemeye yöneliktir. Umutsuzluğun ötesindedir; canlılığa, neşeye ve uçarılığa sahiptir.


PEMBE:
Kırmızı rengin en açık tonlarındadır. Sevgi ve yardımseverlik güdüleri çok kuvvetlidir. Kıskançlık ve kini barındırmayacak kadar yumuşak bir karaktere sahiptir. Gerçek pembe çok açık bir tondur ve bu rengin insanları da kolaylıkla incinebilecek yapıdadır. Parlak bir pembe neşedir. Ama sönük bir pembe asık yüzlülük getirir.



TURUNCU:
Yüksek amaçların rengidir. Kendine güvenli, gururlu, gülmeyi ve güldürmeyi seven yapıdaki insanların rengidir. Tavırlarıyla başkalarını güçlü bir şekilde etkileyebilirler. Bu rengin titreşimi sağlık, canlılık, yaratıcılık, mutluluk, içtenlik, olumlu bir perspektif ve mutluluk getirir. Turuncunun titreşimindeki insanlar kendi kendilerine yetmeyi bilirler. Sosyal olmayı istemeleri bazen yoldan çıkmalarına sebep olur. Bu çevresindekilerde güvensizlik yaratabilir. Cesur ve macera sever bir kişilikleri vardır ve çizdikleri yolda ilerlemeyi tercih ederler. Ama sınırlamaları vardır ve bunları iyi analiz etmeleri gerekir. Turuncu sevenler eğer başka insanları da kendilerine benzetmek istiyorlarsa önce onlar sevmeyi öğrenmeliler. Turuncu negatif etki verdiğinde gösteriş meraklısı, kibirli, baskın, mutsuz, melankolik bir kişilik ortaya çıkar. Kırmızının itici gücü turuncu aurada kendini gösterir.

SARI:
Takdir edilmesi gereken bir renktir. Güçlü ve etkili bir tonda olduğu zaman gerçek değerine ve titreşimine ulaşır. Zeka ile birleştiği noktada entellektüelliğe ulaşır. Sanatçıya ilham veren sarı renktir. Bilimse düşüncenin cahilliği yenmesidir. İşte bu noktada sarı renk, kendisini seven insanlara bilgi ve bilgeliği getirir.Entelektüel yapılı, akıl ve mantığa önem veren insanlar için uygundur. Soluk bir sarıyı tercih eden insanlar bilgiye ihtiyatla yaklaşıyor demektir. Negatif özellikler olan sıkılganlık ve kuruntulu olma durumu ortaya çıkar. Kendisine başarıyı sağlayacak olan risklere bile giremez. Sarının parlaklığı arttıkça titreşimi yoğunlaşır ve güven dolu, fırsatları kullanmayı bilen ve yaşamda kazanan biri karşımıza çıkar. Negatif özellikleri aşırı olumsuzluğu getirir. Renk soluklaştıkça ve kahverengiye eğilim gösterdikçe negatif özellikleri artar. Kötümserlik ve depresyona yöneliş gözlemlenebilir. Yalancılık, dalkavukluk, kincilik, intikam, çıkarcılık, şaşkınlık gibi duygularla kendini gösterebilir.



YEŞİL:
Uyum, paylaşım, yardımseverlik rengidir. Titreşimi, zıt rengi olan Kırmızı'nın tam tersi şekilde yavaştır. Hayatın yenilenmesini beraberinde getirir. Güven, koruma duyguları, uygun karar ortamı ve eşitlik sağlar. Bu rengin insanları da tabiat gibi ağırbaşlı bir yapıya sahiptir ve fazla hareketli olmaktan uzaktır. Bu renk gerilimi azaltıp insana denge ve uyum sağlar. Doğanın en yüce olan bu rengini aurasında taşıyanlar sempatik ve duygusal yapıdadır. Aynı zamanda zayıf noktaları da olan bu yönleri yüzünden başarılı olamadıkları takdirde çevreyi suçlamaya eğilimlidir. Bazen hayatı çok hafife almayı da tercih edebilirler. Haklı olduklarına inandıkları sürece düşüncelerini değiştiremezsiniz. Bu rengi yaşayan insanların hareketli yaşama da uyum sağlamaları gereklidir. Zümrüt yeşilini seçenler maceralı ortamlara rahatça ayak uydurabilir. Bu titreşimdeki kişiler mevki kazanabilir ve bu mevkiyi en güzel şekilde değerlendirebilirler. Zeytuni tonda yeşili seçenler sorunlardan kaçmayı, bahaneler yaratmayı,, güçsüzlüğü ve sıkılmayı tercih edenlerdir. Yeşil rengin negatif özelliklerini çekerler. İfade etmekte başarısızlık, baştan savma işler yapmak gibi yönleri ön plana çeker. Elma yaprağının rengindeki bir yeşil (yeşilin birkaç ton koyusu) umut verici, mutlu edici bir özelliğe ve titreşime sahiptir. Olgunlaşmışlığı sembolize eder. Aşırı duygusallık hala vardır ve sempati ön plana çıkar. Cam göbeği getirdiği güçle beraber kıskançlığı da yanında taşır. Kurnazlık ve hedeflerden uzaklaşma eğilimi gösterir. Genel olarak bakıldığında sarıya dönüşen yeşil kararsızlık getirirken maviye dönüşen yeşil kurnazlığı ortaya çıkartır.



MAVİ:
Güçlü bir titreşime sahiptir. Düzen, huzur, sadakat simgeleyen bir renktir. Şiddetli arzularla hassaslığı bir araya getirir. Zaman zaman amaca ters bile olsa gerçekten doğru olanı yapmaya eğilim gösterir. Negatif yanlarıyla ele alırsak mavi kuşku, inançsızlık, şaşkınlık, özgüvensizlik verir. Tembel ve uyuşuk bir yapıdan melankoliye kaydırabilecek etki yapabilir. Mavi renk tonlarının çeşitliliği karakter değişimlerini de yanında taşır. Açık maviden gece yarısı siyahlığına kadar değişen tonlar insan karakterlerini etkiler. Hüznün en derinlerinden göklerdeki ilham dolu bulutlara kadar çıkabilirsiniz. Mavinin en uygun tonunu bulup onu korumayı başarmak gerekir. Mavi genel çizgileriyle yardımseverliğin yanı sıra başkalarına ihtiyaç duymama duygusunu da getirecek kadar soğuk bir renktir. İlham verdiği için aynı zamanda düşünürlerin de rengidir. Gök mavisi adı gibi yüce hedefler için mücadele verir. Fedakarlık ve ruhsal tekamüller kişisel isteklere göre ön plandadır. Koyu mavide sadakat duygusu baskındır. İşbirliği, güçlülük, güvenilir bir ortam ve bunun ötesinde gerektiğinde kendi başının çaresine bakabilmek önemlidir. Lacivert, çivit mavisi, içinde biraz mor renk olan renkler birbirinden özellik olarak kesin hatlarla ayrılmazlar. Daha az bağımlılık ve daha yoğun şefkatin dışında aynı temel özellikleri taşırlar. Karamsarlık duyguları daha baskındır. Mavinin siyah veya kahverengiye eğilimi sağlıksız ve bencilce yönelişleri gösterir. Maviden koyu griye kaymak kararsızlık ve korkuyu işaret eder. Turkuaz'ın getirdiği yeşile yönelim ise acelecilik özelliğini kişiye taşır. Mavi iş dünyasında, eğitim alanında ve sosyal hayatta motive edici olarak kullanılır. Düzenli olmaktan, huzur, barış ve sadelikten hoşlanan insanlar için uygun bir renktir. Sorumluluk, güzellik ve incelikle bağdaştırılan bir renktir. İnsan karakterinde sadıklığı, dürüstlüğü ve sakinliği çağrıştırır.



MOR:
Zenginliği, saygıyı, asalet, soyluluk ve kibarlığı çağrıştırır. Sanat bu renkle bütünleşmiştir çünkü mor yaratıcı özellikler taşır. Aynı zamanda resmi geçit ve törenlerde en çok kullanılan renktir. Özgüven duygularını simgeler, bütünlüğü getirir. Bu renkte auraya sahip olan insanlar için çıkılacak yüksekliğin sınırları yoktur. Başarıdan etkilenen insanlar da bilerek bu aura rengine bürünmeyi tercih edebilirler çünkü bu renk üstünlük duygusunu arttırır. Yeterince güce ulaştıklarında bu renge gerçekten layık olurlar. Negatif etkileri ise sorumsuz bir yapı, saygısız davranışlar, unutkanlık ve sabırsızlık, ukala ve kaba hareketler olarak kendini gösterir. Daha ileri düzeyde ise çözülmeye ve çürümeye yol açar.



MENEKŞE RENGİ:
Aurada yer alan bu parlak renk insanları etkiler. Belki bu yüzden pek fazla tercih edilmeyen bir renktir. İhtişam ve itibarın rengidir. Menekşe renginde bağımlılıktan öte bir geleneksellik vardır. Bu titreşimdeki insanlar gösteriş ve kendini beğenme meraklısıdır. Fakat bu bazen sorun da yaratabilir. Eleştiriden uzak olmayı tercih ettikleri için kendi kusurlarının farkına varmazlar. Kendi dünyaları onları tatmin eder. Bu renkte aurası olanların sanata eğilimleri vardır. Edebiyat, tiyatro ya da sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenebilirler. Yeteneklerinin farkına varmaları gösterişli olmalarına sebep olur. Genelde de mistik olmayı tercih ederler çünkü kendilerini diğer insanlardan farklı görürler. Menekşe rengi gündüzden karanlığa geçişte yer alır. Mistik özelliği bundan kaynaklanır. Hayalleri gerçeğe dönüştüren renklerden biridir. Yatıştırıcı ve uyumlu olma özelliğini de taşır. Eflatun menekşenin daha ılımlı bir yönüdür. Titiz ve bencil olabilirler. Kendi alanlarının hakimi olmayı istedikleri için her şeyin bütün ayrıntılarıyla, istedikleri gibi yapılmasını isterler. Ayrıntılar çok önemlidir. Bu renk nazlı olmayı da simgeler.



MACENTA:
Şefkat, nezaket, yumuşaklık duygularını ortaya çıkartan bir renktir. Duyarlı insanlar tarafından tercih edilen bu renk aşk duygularını da ifade eder. İdealizmin en saf halini anlatır ve bundan dolayı adanmışlığın da temsilcisidir. Negatif tarafına baktığımızda egemenlik duygusu, güvensizlik, kendini beğenmişlikle gelen yalnızlık ortaya çıkar.



SİYAH:
Işığı reddeden bir renktir. Çoğu toplumda keder ve ölüm için tercih edilen bir renktir. Fakat kederin renginden çok sessiz ve yüksek bir anlayışın simgesidir. Diğer renklerle karışınca kendi doğasından uzaklaştığı için keder rengi olduğu söylenmiştir. Güç, otorite ve saygı için de kullanılır. Sahtelikten uzak bir soyluluğu, resmiyeti simgeler. Saygıyı getiren bir renktir. Düzenli ve geleneklerine bağlı insanlar tarafından tercih edilir. Ayrıca gizemi, seks ve erotizmi seven insanlarca da kullanılır. Topluma karşı bir isyanın da sembolü olabildiği gibi bazı şeyleri saklamak isteyen insanların da sığındığı bir renktir.



BEYAZ:
Saflık, temizlik ve masumiyet için kullanılır.Nötr bir titreşime sahiptir. Serbest ve rahat bir zihni işaret eder. Bu rengi sevenler titiz insanlardır. Sadece kendinde değil başkalarında da hareketlere, ayrıntılara dikkat ederler ve diğer fikirleri de önemserler. Dürüsttürler ve adildirler fakat bazen eleştiride dozu kaçırabilirler. Beyaz renk tarafsızlığı belirttiği gibi ölen insanların temiz bir ruhsal yolculuk yaptığını belirtmek için matemde kullanılır. Aynı zamanda genelde düğünlerde gelinlik için tercih edilen renk de beyazdır. Bu da saflığı ifade eder. Bilgelik ve arınmışlık anlamlarını da içinde barındıran bir renktir.



GRİ:

Açıktan koyuya doğru değişen bir anlam ifade eder. Genelde belirsizliğin rengidir. Açık tonlarında endişeyi, koyu tonlarında bencilliği görebiliriz. Bu rengin insanlarında biraz sahtekarlık vardır. Kendilerini ve çıkarlarını düşünmelerine rağmen topluma uyum sağlayabilmek için de geri planda kalırlar. Gri renk gümüşi tonlara bürünebilmesi, bu auraya sahip olan insanların aradığı üstün bir kaliteyi getirir.



KAHVERENGİ:

Aura rengi olarak fazla rastlanmasa da anlaşılır ve pratik bir karakteri olan insanlar bu rengi tercih ederler. Başarıya yavaş yavaş ulaşmanın simgesidir. Bu auranın insanlarının sahte kimlikleri olmaz. Açık ve dürüst bir hareket ederler ve güvenilirlikleriyle bir yerlere ulaşabilirler. Ama kahverenginin diğer renklerle karışması bu güzel yönlerini gölgeleyebilir. Sönük ve kırmızımsı bir kahverengi daha çok duygusallığı ön plana alır. Orta açıklıkta bir kahverengi anlayışın ifadesidir. Koyu kahverengi huysuzluğu ve eleştirel bir yapıyı simgeler.
İnsan bedeni yediye ayrılmıştır. Bunlar iki kol, iki bacak, baş ve gövdenin iki parçasıdır. İnsan başında ayrıca iki kulak, iki göz, iki burun deliği ve bir ağızı vardır ve toplamları yedidir. Hindulara göre insanın beş duyusu haricinde, biri altıncı duyusu (psişik duyu) diğeri de zihinsel idrakı olmak üzere yedi unsuru vardır.
İnsan her yedi yılda bir hücrelerini yenilediği söylenir ve her yedi yılda bir devre geçirir. Bunlar 7, 14, 21, 28, 35, 42, 49, 56, 63, 70 yaşlarında olduğu kabul edilir. Bu yedi senelik devreler sadece şahısların bedensel yenileme, değişme ve olgunlaşma dönüm noktaları değil, aynı zamanda insan yaşantısında köklü değişiklikler yaratan önemli "geçiş" dönemleridir. Eski çağlarda bu dönemler Kabalistik bir sıraya göre (feleklere göre) dizilerek: doğumdan 7 yaşına dek dönme dört elemanın hakim olduğu arza addedilyor, burada bedenin gelişmesi ve kişinin fiziksel ortama uyum sağlaması söz konusudur; 7 ile 14 yaşına dek olan dönem annenin verdiği şefkat ile aya addediliyor; 14 ile 21 yaş arasında ise merkür'ün verdiği öğrenme ve zihinsel gelişme ön plandadır; 21 ile 28 yaş arası ise venüs altında aşk ve cinselliğin keşfi önem kazanıyor; 28 ile 35 yaş arası ile güneş altında kişiliğin gelişmesi ve sosyal çevreye özen göstermesi ağırlıktadır; 35 ile 42 yaş arası Mars ile kişinin kendisini ortaya koyması için mücadele vermesi hakim durumundadır; 42 ve 49 yaş arası ile jupiter'in etkisi ile kişinin yumuşaması, erdeme erişmesi ve çevresine hakim duruma gelmesi söz konusudur ve 49 ve 56 yaş arasında satürn'ün simgelediği olgunluğa ermesi gösterilir.
Altı rakamı nasıl nicelik ve miktar sayısıysa, yedi rakamı da nitelik ve kalite sayısıdır. Bu iki unsur evrenin tüm yapısını içerir. İnsan beyninde sol küre nicelik değerlendirmelere dayanır, ve analiz ve hesap yapmakta kullanılır. Sağ kürenin dayandığı sentez kurma yeteneği yavaş yavaş gelişmektedir. Zamanımızda insanlar genellikle sol küre hakimiyetine sahiptir. Mevcut bilimsel ve kültürel ideoloji sol küre düşünce tarzına yöneliktir, oysa insanların doğal gidişatı bir dengeye doğrudur ve insanın rasyonel melekelerin yanından bir de sezgisel yetenekleri olduğu, bu yetenekler de çoğu zaman garip bir şekilde daha akılcı ve isabetli sonuçlara vardığı izlenilmektedir. Okült gelişmede her iki kürenin faal çalışması ön görülür ve en önemlisi beynin orta kısmının uyarılması söz konusu. Burada iki önemli bez bulunmaktadır, biri beyin epifizi (pineal gland) ve diğeri sümüksü bezi (pituitary gland). Ufak bir kozalağa benzeyen beyin epifizi tarih boyunca insan ruhunun bedeni ile temas ettiği merkez olarak bilinirdi. Bu iki kürenin dengeli ve sağlıklı işlemeleri alında iki petal ve ışından meydana gelen seyyal bir merkezin uyanmasına yol açarmış. Alının tam ortasında bulunan bu merkezin bölgesinde göz hücrelerin bulunduğu atıl bir bez de vardır. Bu bezin milyonlarca yıl önceki bir evrimden kalma olduğu ve o zamanlarda bir çok dinazorda görülen üçüncü bir gözün kalıntısı olduğu bilinmektedir. Halen Galapagos adalarında bazı primitif sürüngen tiplerin başları üzerinde bu üçüncü gözü görmek mümkündür. İşte alındaki bu merkeze üçüncü göz veya zihnin gözü denilir. Asıl Sanskritçe adı "Ajna Çakra"dır.
Ses tonlarını yedi ayrı notaya bağlama ilk defe Phythagoras tarafından yapıldığına inanılır. Ancak, genelde bu gibi iddialarda Greklerin keşfetmelerinden ziyade, kadim öğretilerinin geçiş köprüleri oluşturdukları görülür. Tarihi söylentilere göre Phythagoras sesteki matematik orantıları saptamak için çeşitli denemeler yapmıştı. İlk olarak bir birine orantılı olarak daha ağır yedi metal cisme birer birer vurmuş ve çıkan seslerin müzik notaları teşkil ettiğini görmüş. İkinci denemesinde de bu ağırlıkları yedi tane gerilmiş telin uçlarına bağlamış, tellere vurduğu zaman yine müzik notalarının çıktığını görmüş. Üçüncü deneyde aynı derecede gerilmiş fakat birbirlerine orantılı olarak daha uzun yedi tele vurmuş ve tekrar müzik notaları elde etmeyi başarmıştır. Grekler ayrıca A, E, İ, O, U gibi sesli harfleri yediye bölerek onları müzik notalarla bağdaştırıyorlardı. Phythagoras, müzik notalarının her biri yedi "kutsal" gezegenden birine tekabülü ettiğini ve gezegenlerin yörüngelerinde hareket etmelerinden çıkan seslerin de inisiyelerin duyabileceği bir "kürelerin müziği" meydana getirdiğini öğretirdi. Yedi "kutsal" gezegen konusu daha sonraki bölümlerde açıklanacaktır.
Newton'un en önemli buluşları binom teoremi, kalkülüs, yerçekimi ve renklerin özelliği idi. Renkler konusundaki buluşu 1666 yılında yaptığı bir deneye dayanıyor. Bu deneyde Newton güneş ışığını bir prizmadan geçirerek renk tayfını elde etti. Daha sonra ikinci bir deneyde bir prizmadan elde edilen renk ışınlarını tekrar bir prizmaya vererek beyaz ışık elde etmişti. Newton renkleri yedi olarak tasnif etmişti. Bazı ilim adamları onun yedili diyatonik müzik skalasına renkleri kıyaslamasını tenkit etmişlerdi ve indigo'nun (eflatunun) gerçek bir renk olmadığını iddia etmişlerdi, ancak Newton'un tasnifi ezoterik görüşlere dayanmaktadır.
Beyaz bütün renkleri içerir, siyah ise renksizliktir, ışığın olmayışını gösterir. Ana renkler, kırmızı, mavi ve sarıdır. Bunlardan kırmızı pozitiftir, mavi negatiftir ve sarı nötr'dür. Turuncu kırmızı ve sarının karışımıdır, yeşil mavi ve sarının karışımıdır ve mor mavi ve kırmızının karışımıdır. Eflatun ise koyu lacivert ve mora yakın esrarengiz bir renktir. Renk tayfını binlerce ayrı tonda renklere bölmek mümkündür. Ayrıca renk tayfında bulunmayan kahverengi bütün renklerin kaynaşmadan karıştırılması ile elde etmek de mümkündür.
Gerek renklerin gerek seslerin de güçlü psikolojik tesirleri vardır. İnsan müzikle başkasında her türlü duygu yaratabileceği gibi renklerle çeşitli duyguları da yaratabilir. İnsanı müzikle ağlatmak, uyutmak, güldürmek, saldırtmak mümkündür. Şifada, ses ve renkler çağlar boyunca kullanılmıştır. Bu ilimin anahtarı ezoterik bilgilerde yatmakla beraber, zamanımızda bu yönde gelişmeler kaydedilmiştir.

15 Aralık 2008 Pazartesi

NASRETTİN HOCA FIKRALARI



AKLIN VARSA GÖLE KOŞ

Hoca, bir gün kırlardan topladığı çalı çırpıyı eşeğine yükleyip evine götürürken :
-Acaba, yaş çırpı da kurusu gibi yanar mı? diye düşünür ve şeytana uyarak çakmağını çakar ve alevi çalı çırpıya dokundurur.Aralarında kuruları da bulunan çalı çırpı hemen alev alır.Eşekte bir korku, bir telaş, huzursuzluktur başlar.Anıra anıra, çifte ata ata dört nala koşmağa başlar.Hoca da arkasından olanca gücüyle bağırır :
-Aklın varsa göle koş!

TUTAR MI ?
Hocanin cani bir gün sarma çeker.Ama elinde yogurt bakraçlari anasi da aglamis ne yapim ne yapim derken aklina göl gelmis.Gelmis gölün kenarina,atmis bakraçlari kenara çikarmis sarmis sigarasini hafif hafif demleniyor.Sonra birden bekçinin düdügünü duymus. Eyvah simdi yandik derken aniden atmis sarmayi bakracin içine sonrada bakraci tutmus göle dökmeye baslamis.O esnada bekçide yaninda bitivermis.Bakmis bakmis anlamamis sonra hocaya sormus ne yapiyorsun diye.Hocada görmüyor musun yogurt mayaliyorum demis. bekçi kahakahalar içinde ilahi hoca koca göl hiç maya tutar mi demis.Hocada ya tutarsa diye cevap vermis.Sonra bekçi ilahi hoca diyip güle güle yoluna devam etmis.Hoca hem keyfine hem yogurda yanarken bekçinin arkasindan bakip simdi bu salak herkese anlatir demis.

HIRSIZIN HİÇ Mİ SUÇU YOK ?

Bir gün Nasreddin Hoca’nin esegi çalinmis. Can sikintisi içinde durumu komsularina anlatinca her kafadan bir ses çikmaya baslamis.

Birisi :

- Hocam demis niye ahirin kapisina iyi bir kilit takmadin sanki ?

Bir baskasi :

- Evine hirsiz giriyor da senin nasil haberin olmuyor ? diye konusmus.

Bir digeri de :

- Hocam demis, kusura bakma ama esegin çalinmasina en büyük sebep yine sensin. Çünkü dogru dürüst bir ahirin bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kizmis :

- Yahu demis, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi ?

Hirsizin Hiç Mi Suçu Yok !!!



HALEP ORADAYSA ARSİN BURADA !..

Palavracinin biri basina topladigi üç bes cahile karsi övünüp duruyormus :

- Iste ben güçlü ve maharetli bir adamim. Evet ben Halep’te bulundugum siralarda altmis arsin uzaga atlamis bir kimseyim!.. Nasreddin Hoca da bu sirada oradan geçiyormus. Palavracinin yanina yaklasip :

- Yaa demis demek sen altmis arsin atlarsin. Haydi atla da görelim. Adam hik mik etmis.

- Ama demis ben Halep’te atladim. Hoca kizmis :

- Canim demis, Halep oradaysa arsin burada.














8 Aralık 2008 Pazartesi

Hangi yüz tipine hangi saç modeli gider?

Eğer yüzünüz dolgunsa ;

Yüz tipleri, saç modelleri, yüz tipine göre uygun saç modeli.. “Benim yüzüme hangi saç modeli yakışır?” diye merak edenler için harika bir yazı. Bu yazımızı okuduktan sonra yüz tipinize en uygun saç şeklini öğrenmiş olacaksınız.

Bir kadının güzelliğini en çok saç belirler. Bu yüzden güzel görünmenin en önemli kuralı yüz tipinize uygun bir saç modeli seçmektir. Her kadın yüzüne her saç modeli yakışmayacağı gibi kendinize uygun saç modelini bulmak için önce yüz tipinizin nasıl olduğunu öğrenmelisiniz. Araştırmalara göre 7 farklı yüz tipi vardır. İşte farklı yüz tipleri ve bu yüz tiplerine uygun saç modelleri..


Yuvarlak yüz

Suratta pek değişiklik yapmayan dengeli ve yumuşak bir yüz yapısıdır. Eğer yüzünüzün yuvarlak olması hoşunuza gitmiyor ve yüzünüzün biraz daha ince görünmesini istiyorsanız saçınızın hacmini yüksek tutacak bir model tercih etmelisiniz. Hacmi yüksek saç modelleri yüzünüzün yuvarlaklığını arka plana itecektir, saçlarınız daha fazla dikkat çekecektir. Ayrıca öne doğru kesilmiş tutamlar da yüzünüzü daha ince gösterir.

Kare yüz

Kare yüz yapısında sertlikler ön planda olmakla beraber yuvarlak yüz yapısı gibi dengeli bir yüz tipidir. Kare yüz yapınızın değişik görünmesini istemiyorsanız yine kare stili bir saç modeli tercih etmelisiniz. Ancak kare yüz tipinden oluşan sert görünümlü ifadenizi değiştirmek ve daha yumuşak, sıcak kanlı görünmek istiyorsanız daha yuvarlak saç modellerini tercih etmelisiniz.

Dikdörtgen yüz

Diktörtgen görünümlü bir yüz tipine sahipseniz ve yüzünüzün daha kısa görünmesini istiyorsanız çene kemiğinizi geçmeyen saç modellerini tercih edin. Şakak kemiğini örtecek şekilde kesilen kesimler ile dengeli ve uyumlu saç modellerine sahip olabilirsiniz.

Enine dikdörtgen yüz

Bu yüz tipinde yüzünüz kısa görünmektedir. Yüzünüzün daha uzun görünmesini ve şakak kemiklerinizin göze batmamasını istiyorsanız uzun saç modelleri ya da saçınızda yukarıya doğru verilecek hacimlerle, saçınızın biçimini dikdörtgen şeklinde kesimler vasıtası ile yüzünüzü inceltebilir ve yüz yapınızda az da olsa değişiklikler yapabilirsiniz.

Ters üçgen yüz

Bu yüz tipleri kolayca değiştirilebilir ve daha modern saç modellerini güzel gösterir. Ters üçgen yüz, makyaj açısından da en uygun yüz tipidir. Kişileri çok enerji dolu gösteren bu yüz şekline eğer yüz biçimini değiştirmeden daha bir güçlülük katmak istiyorsanız, saçınızın yanlarını ve enselerini kısa kestirerek, saç tepesine hacim vererek kesilen saç modellerini tercih etmelisiniz.